Bir daha OPEL mi? Asla
Önceden uyarmalıyım. Bu yazıda başıma gelen olayı ve sonrasında Opel’in yaklaşımını hiçbir ilave veya abartma olmadan(bu konuda çok samimiyim) anlatmaya çalışacağım.
Hikayeyi başından anlatmak gerekirse; 2016 Ocak ayında, 5 yıl süre ile kullandığım Citroen C4 aracımı değiştirmek ve yerine daha güvenli olduğuna inandığım bir araç almak istedim. Opel’in o dönemdeki cazip kampanyasından yararlanarak 100,000 TL ye yakın bir para ödeyerek bir Insignia aldım. İlk aldığım günü hiç unutmuyorum dünyalar benim olmuştu.
Kısa bir süre sonra aracımın frenlerinden gelen sesler beni rahatsız etmeye başladı ve servise götürdüm. Henüz 15.000 km olmayan aracımın balataları bitmişti. Neyse olur öyle şeyler dedik ve kapattık üstünü. Parçalar garantiden değişti.
Sonrasında bir sabah geldiğimde aracımın bagajını açık buldum. Çok şaşırmıştım. Kendi kendime ‘Yahu herhalde aracın bagaj düğmesine elim, parmağım bişey dokundu. Farkında olmadan açıldı.’ Gel zaman git zaman 2. kez aynı problem ile karşılaştım. Haklı olarak şüphelendim fakat yine sorunu kendimde aradım. Aynı sorun 3. kez başıma gelince yine servisin yolunu tuttum. Sonuç: ‘Nedenini bilmiyoruz.’ Peki. Güvenlik önlemi olarak aracın kilit mekanizmasındaki sinyal tekrar yapılandırıldı falan.
Yine aradan bir süre geçti ve bu sefer çok tehlikeli bir sorun ile karşı karşıya kaldım.
Sevgili dostum sedat sevgili yi ziyarete giderken. Hareket halindeki aracımın frenleri tutmadı. Tam hızlanırken ekrandaki uyarıyı görüp aracımı durdurmaya çalıştım. Fakat aracı durdurmak ne mümkün. Aracın içinde eşim ve 21 aylık oğlum(ellerinizden öper) var ve ben 15 20 saniye aracı durdurmaya uğraştım. E sanırım o saniyelerin benim için asır gibi geçtiğini anlatmama gerek yok.
Sonrasında aracımın garanti süresi devam ettiği için Opel Destek hattını aradım. Israrla aracımın gitmediğini ve çekilmesi gerektiğini anlatmaya çalıştığım arkadaş, garanti süresi 2 yıl olsa bile yol yardımının ilk 1 yıl için geçerli olduğunu söyledi. Tabii arada ben üsteledikçe telefonun o meşhur tuşu ile telefonun mikrofonunu kapattı. Muhtemelen arada bana kalayladı falan. Neyse dedim ve aracı kendi imkanlarımla servise kadar çektirdim.
Ve sonucu beklemeye başladım. En eğlenceli kısım:
Opel aracın frenlerinin patlamadığını sadece boşaldığını söyledi. Sağolsunlar parçayı değiştirdiklerini ilettiler. Ben araca artık güvenimin kalmadığını ve sorunumu çözmelerini istedikçe aracın güvenli olduğu konusunda beni ikna etmeye çalıştılar.
Sonuç olarak ne bir özür dilediler ne de herhangi bir şekilde beni memnun ettiler. Sorduğum şu soruya hiçbir Opel yetkilisinden cevap alamadım:
‘Benim yerimde siz olsanız bu aracı kullanmaya devam etmek ister misiniz?’ Bu soruya herhangi bir şekilde cevap verebilen bir Opel yetkilisi maalesef bulamadım. Opel’in CEO su da buna dahil.
Velhasıl, bir daha Opel in önünden bile geçmeyi düşünmüyorum. Aracı kullanmaya devam ediyorum. Ne satabiliyorum, ne de gönül rahatlığı ile binebiliyorum. Bu yüzden OPEL e hakkımı da helal etmiyorum.
Opel almayı düşünen arkadaşlar bir şekilde bu yazıya denk gelir ise eğer fikir vermesi açısından düşüncelerimi paylaşmak istedim.